“`html
Burak ARTUNER
İkinci Mahmud döneminde, Mısır’ın Hidivi’nin sarrafı Kevork Amira Eramyan’ın oğlu olan Abraham, özel eğitim alarak Fransızca ve Arapça’yı anadil seviyesinde konuşabilen bir birey haline geldi. 30’lu yaşlarına kadar İstanbul’da babasıyla birlikte sarraflık yaptıktan sonra 1863’te Mısır’a yerleşti ve Mısır Hidivi İsmail Paşa’nın kalem müdürü olarak görev aldı.
1873’TE PAŞA RÜTBESİNE YÜKSELDİ
1872’de ikinci derece “Nişan-ı Osmani” ile onurlandırılan Abraham, 1873’te bu ödülün birinci derecesini alarak paşalığa terfi etti. Aynı yıl, Hidiv İsmail Paşa’nın hediyesi olan iki çift İngiliz atını Sultan Abdülâziz’e sunarak padişahla tanışma fırsatını yakaladı ve hükümdarın yakın dostu haline geldi.
Abraham Paşa’nın Kapıkethüdalığı dönemine ait bir fotoğraf.
PADİŞAHI KENDİNE ÇEKMİŞTİ
Sultan Abdülâziz’in mektuplarında Abraham Paşa’ya duyduğu hayranlığı gören Hidiv İsmail Paşa, bu durumu avantaja çevirmek için 1874’te onu İstanbul’a temsilci olarak tayin etti.
ABDÜLAZİZ TARABYA’DA YALI HEDEFLEDİ
Sultan Abdülaziz, Hıdiv ve Abraham Paşa’ya duyduğu saygıyı göstermek amacıyla 19 Eylül 1874’te paşanın rütbesini “vezir” olarak yükseltti ve ona Tarabya’da bir yalı hediye etti.
Abraham Paşa, Sultan Abdülaziz ile birlikte yürüyüş yaptıkları bir zamanda.
MISIR’A İMTİYAZLARIN KAZANDIRIYORDU
Abraham Paşa, İstanbul’da bulunduğu süre zarfında Sadrazam Ali Paşa’nın tüm itirazlarına karşın Sultan Abdülaziz’e yakınlığıyla Mısır’a çeşitli yeni imtiyazlar kazandırmayı başardı.
BOĞAZ DAĞITIMINA SAHİP OLDU
Özellikle siyasi yönü ve devlet adamlığıyla değil, daha çok kumar, av merakı ve şatafatlı yaşam tarzıyla anılan Abraham Paşa, padişahın yakın dostluğu sayesinde zenginliğini artırdı. Boğaz’ın iki yakasında geniş arazilere sahip olup, Beykoz’dan Anadolu Feneri’ne kadar uzanan Abraham Paşa Caddesi gibi isimlerle anılmaya başlandı. Ayrıca, Boğaz’ın diğer tarafında da “Abraham Tepeleri” olarak bilinen mülkleri vardı. Yüksek miktarda hisse senedi ve banka hesaplarına sahip olan Paşa, borsa üzerinden de önemli gelir elde ediyordu.
Abraham Paşa’nın Beykoz Korusu’ndaki av köşkü, günümüzde İBB’nin Sosyal Tesisi olarak hizmet vermektedir.
EUROPA NOSTALJİSİ
Zamanla yalnızca İstanbul değil, Avrupa sosyetesinde de tanınan Abraham Paşa, her yıl en az üç ayını Avrupa şehirlerinde geçirerek “Ah Avrupa ah!..” sözünü sıkça kullanmaktan geri kalmazdı. Avrupalı ünlü aşçıları İstanbul’a getirerek büyük davetler düzenlerdi.
PADİŞAHLA TAVLA OYNADI
Sinirli bir kumar tutkusu bulunmaktaydı; bu nedenle padişaha özel olarak fildişinden yapılmış bir tavla yaptırmıştı. Abrahman Paşa, Dolmabahçe Sarayı’na giderek Sultan Abdülaziz ile sıkça tavla oynamış, bu oyunlar için ilginç bahisler verirken bir yandan da hazine çiftlikleri kazanıyordu. 1875 yılında, ona Hazine-i Hassa’ya ait yedi adet çiftlik hediye edilmişti.
Abraham Paşa, yalısında düzenlediği kumar partileriyle meşhur olmuş ve boğazın iki yakasında av etkinlikleri gerçekleştirerek eğlenceler düzenlemiştir. Sultan Murad’ın kısa saltanatından sonra, 33 yıl boyunca tahtta kalacak olan İkinci Abdülhamid’e de yakın dostluk kurmuştur.
Sultan Abdülhamid, Abraham Paşa ile uzun sohbetler yapar, ama Rusların gizli geçitlerle İstanbul’a gireceği iddiaları üzerine arazilerini satın almak zorunda kalmıştır.
Abraham Paşa’nın Boğaz’daki geniş arazilere sahip olduğu biliniyor.
İSTANBUL SOSYETESİYLE BİR ARAYA GELEN KULÜBÜ KURDU
Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte Sultan Abdülhamid tarafından “Ayan Azası” olarak atanan Abraham Paşa, bu dönemde en lüks yaşam tarzını benimseyenlerden biri oldu. Boğazın bir yakasından diğerine geçmek birçok kişi için tehdit olsa da, o Avrupa şehirlerinde özgürce dolaşmayı sürdürdü. Beyoğlu’ndaki konağını, İstanbul sosyetesinin buluşma noktası olan “Cercle d’Orient” kulübüne dönüştürdü.
BORÇ YÜKÜ ALTINDA KALDI
İkinci Meşrutiyetin ilanıyla birlikte durum tersine döndü; gelirlerinin azalışı, yaşam tarzına devam etmesini zorlaştırdı. Kumara olan düşkünlüğü nedeniyle bankalardan aldığı borçları ödeyemez hale geldi.
KAYBETTİĞİ HER ŞEY
Sonunda kumar ve eğlenceye harcadığı para yüzünden Osmanlı Bankası, Beyoğlu’ndaki konağına ve diğer mülklerine el koydu. Hayatı boyunca şatafat içinde yaşayan Abraham Paşa, 1918’de İstanbul’da vefat etti ve sadece Beykoz Korusu’ndaki köşkü günümüze ulaşarak İBB tarafından restore edilerek halkın hizmetine sunulmuştur.
patronlardunyasi.com
“`