Avrupa Ülkelerinden Bilim İnsanları Optik Saatlerle Zamanı Ölçüyor
Avrupa’dan altı farklı ülkenin bilim insanları, zamanı bugüne kadar görülmemiş bir hassasiyetle ölçmek amacıyla yürütülen önemli bir projede bir araya geldi. Ekip, son derece hassas çalışan on optik saati eş zamanlı olarak karşılaştırarak bu alanda şimdiye dek gerçekleştirilen en büyük çaplı deneylerden birine imza attı.
Atom saatlerinin daha gelişmiş bir versiyonu olan optik saatler, atomların enerji seviyeleri arasında gerçekleşen geçişleri lazerle ölçerek zamanı belirliyor. Bu sayede, geleneksel sezyum saatlerine kıyasla çok daha kesin sonuçlar verebiliyorlar. Teorik olarak bu saatler, milyarlarca yıl çalışsalar bile yalnızca bir saniyelik sapma gösteriyor.
Yapılan deneyde, optik saatler arasında toplam 38 frekans oranı ölçümü yapıldı. Bu ölçümlerden dördü daha önce hiç denenmemişti; birçok ölçüm ise bugüne kadar elde edilen en yüksek hassasiyet düzeyini yakaladı. Bu çalışma, gelecekte zamanı tanımlamak için kullanılacak standartların optik saatler lehine değişebileceğine dair güçlü bir işaret olarak görülüyor.
İngiltere Ulusal Fizik Laboratuvarı’ndan Helen Margolis, bu tür saatlerin yalnızca bilimsel değil, günlük yaşam açısından da büyük önem taşıdığına dikkat çekiyor: “Bu hassas zaman sinyalleri, GPS sistemlerinden finansal işlemlerin eşzamanlı yürütülmesine kadar pek çok alanda kritik rol oynuyor.”
Ancak saatleri birbirine bağlamak, sanıldığı kadar kolay olmadı. Araştırmacılar, saatler arasında bağlantı kurmak için iki yöntem kullandı: GPS sinyalleri ve özel olarak döşenen optik fiber hatlar. GPS sinyalleri her saatin konumuna ulaşabilse de, sinyaldeki bozulmalar nedeniyle istenen hassasiyet elde edilemedi. Buna karşılık, Fransa, Almanya ve İtalya’daki laboratuvarlar arasında kurulan optik fiber hatlar, daha kısa mesafelerde çalışabilmelerine rağmen çok daha düşük belirsizlikle ölçüm yapılmasına olanak tanıdı. Aynı binada bulunan saatler ise kısa fiber kablolarla birbirine bağlanarak daha da hassas sonuçlar verdi.
Çalışmanın yayımlandığı bilimsel dergi Optica’da yer alan bilgilere göre, araştırmacılar sadece saatlerin uyumluluğunu değil, aynı zamanda farklı sistemler arasında ortaya çıkan frekans farklılıklarını da inceledi. Bu sayede, potansiyel uyumsuzluklar ve tekrarlayan örüntüler tespit edilmeye çalışıldı. İtalya Ulusal Metroloji Enstitüsü’nden Marco Pizzocaro’ya göre bu deney, optik saatlerin uluslararası zaman standartlarına dahil edilebilmesi için gerekli güvenilirliğe ne kadar yaklaşıldığını ortaya koyuyor.
Projede yer alan bilim insanları, bu çok uluslu sistemi “dağıtılmış bir laboratuvar” gibi tanımlıyor. Yani yalnızca zaman ölçümü değil, aynı zamanda evrenin karanlık maddesi gibi daha temel bilimsel sorulara da yanıt aramada kullanılabilecek bir altyapı oluşmuş durumda.
Saatlerin senkronize edilmesi ve ölçümlerin yürütülmesi ciddi bir hazırlık gerektirdi. NPL’den Rachel Godun, tüm sonuçların beklendiği gibi çıkmadığını ancak bu büyüklükte bir sistemde sorunları tespit etmenin daha kolay olduğunu belirtti. “Bazı tutarsızlıklarla karşılaştık” diyen Godun, kullanılan farklı bağlantı yöntemlerinin bu sorunların kaynağını anlamada büyük katkı sağladığını ifade etti.
Araştırmacılar, bu teknolojinin daha da gelişmesiyle birlikte, gelecekte zamanı tanımlamak için kullanılan resmi saatlerin optik saatlere geçmesi ihtimalini gerçekçi buluyor. Finlandiya’daki VTT MIKES’ten Thomas Lindvall, bu tür koordineli ölçümlerin tutarlılığı artırdığını ve daha güvenilir sonuçlar alınmasını sağladığını vurguluyor.